Aikido'nun kurucusu (Kaiso) O-Sensei Morihei Ueshiba
Editor'un Onsozu
Ulkemizde en cok bilinen kisa aikido tarihceleri su kaynaklardan aktarilmistir :
Aikido and The Dynamic Sphere (Westbrook & Ratti), Aikido Nature and Harmony (M.Saotome), Spirit of Aikido (Kisshomaru Ueshiba), Aikido (Kisshomaru Ueshiba), Dynamic Aikido (G. Shioda)
Biz bu sayfalarda heryerde bulamayacaginiz bilgilere ulasmanizi istiyoruz. Onun icin kaynaklarimizi yukardaki kitaplardan secmedik. Maalesef Aikido hakkinda bilgiler Turkiye'ye kisitli yollardan ulasiyor ve daha kaynaginda bazi kesimlerce maksatli olarak O-Sensei'nin hayatinin bir donemi ya abartiliyor ya da sansurleniyor. Bu acidan farkli yazarlardan bahsetmemiz Aikido tarihcesine hakim kimselerce de ilgi cekecektir. Yazidan sonra bir kaynakca bulacaksiniz.
Aikido olayi, 1883'te Japonya'da dogan, savas sanatlarinda sira disi bir yetenege sahip ve bir o kadar da dindar olan Morihei Ueshiba'yla basladi. Aikido ogrencileri tarafindan O-Sensei (buyuk ogretmen) olarak anilan Morihei, Wakayama eyaletinin Tanabe sehrinde buyudu. Babasi Yoroku Ueshiba adinda varlikli bir adamdi. Bize aktarilanlara bakilirsa Yoroku guclu ve savas sanatlarina merakli biriydi. Uc kiz cocuktan sonra dunyaya gelen Morihei tek ogluydu. Genc Morihei saglik acisindan sorunlu buyudu. Bu zayifligini kapatmak icin babasi tarafindan bedenini guclendirmeye tesvik edildi.
Egitimi orta okulun baslarinda kesilen Morihei 17 yasina gelince baba evinden ayrilip Tokyo'da bir kirtasiye dukkani acti. Bu sirada ilk savas sanati egitimini aksamlari gittigi Tenshin Shinyo Ryu Jujutsu okulundan aldi. Bir yil sonra sitmaya yakalanarak isini birakmak zorunda kaldi ve iyilesebilmek icin Tanabe'ye geri dondu. Tokyo'da ticaretin kendisine gore olmadigini anlamisti. Japonya-Rusya savasi yaklasirken 1903'te orduya yazildi. Ordudaki sungu antremanlarinda savas sanatlarina olan yetenegi beliriverdi. Askerligi sirasinda Osaka'ya giderek Yagyu Shingan Ryu kilic stilini calisti. 1906'da askerlik hizmeti bittikten sonra bile zaman zaman Tanabe'den kalkip Osaka'ya kilic calismaya gitti.
Sonra ki yillarda genc Morihei yasamina bir anlam vermeye calisti. Babasinin yore gencleri icin Kodokan'dan getirttigi bir judo hocasiyla calisti. Yine de Tanabe'de sonsuza kadar kalmaya niyeti yoktu. O donemde Japon Hukumeti fakir ve bos olan Hokkaido'ya yerlesmek isteyenlere maddi yardimda bulunuyordu. Maceraya duskun Morihei, 1912'de elli iki ailelik bir grubu organize ederek yola cikti. Grup bugunku Shirataki sehrinin bulundugu yere yerlesti. Kislarin cok sert gectigi Shirataki'de yasam cok zordu. Agac kesmek ve tarimi gelistirmek gerekiyordu. Bu zor kosullar Morihei'nin hosuna gidiyordu. Tanabe'li hemsehrilerine rehberlik ve yeni gelenlere danismanlik yapmaya basladi. Yine de bu donemin en onemli olayi Aikido'nun dogusuna yol acacak Sokaku Takeda'yla karsilasmasi oldu. Birkac yil once Sokaku Takeda, Hokkaido'ya jujutsu ogretmek amaciyla yerlesmisti. Morihei 32 yasindayken, ilk kez 1915 subatinda Engaru sehrinde karsilastilar. Morihei iyi bir dovuscu olmustu ancak bu yeni hocanin seviyesine yaklasamiyordu. Takeda'nin sanati olan Daito Ryu Jujutsu'nun gucu ve karmasikligi karsisinda buyuk bir hayranlik duymustu. Morihei bu sanati ogrenmek icin cok zaman ve para harcadi. Hatta ozel ders almak icin Takeda'yi evine davet etti. Bu miktar oylesine onemli meblalara ulasti ki babasindan yardim istemek zorunda kaldi. Kisa zamanda diploma alarak en iyi ogrenciler arasina girdi. Morihei, Sokaku'yu "Eski zaman savascilarinin sonuncusu" olarak nitelerdi. Iyi savascilarin anavatani Aizu'da dogmus, babasindan erken yasta yakin dovus, kilic ve mizrak tekniklerini ogrenmisti. Takeda'lar Daito-Ryu dovus metodunu Aizu'lara borcludurlar. Daito-Ryu saray ici savunmasi icin yaratilmisti. Hukumdarin huzurunda ayakta durmak yasakti ve Suwari Waza (diz cokerek yapilan) teknikler buradan dogmustu. Meiji devrimine siddetle direnen Aizu Klan'i imparatorluk gucleri tarafindan yok edildiginde Sokaku adli cocuk calilarin arasina saklanarak kurtuldu. Ono-ha Itto-Ryu kilic okulunu ogrendi. Ogrendikleriyle ulkeyi dolasip yenilmezligini ispatlamaya koyuldu. Yendigi ustalarin ogrenci ve akrabalari tarafindan surekli takibedildi ve hayati tehlikelerle gecti. Tanidigi bir cehre kapida belirene dek seslenir yoksa misafir geldigi eve girmezdi. Kendisine sunulan cayi once ev sahibi tadarak zehirsiz oldugunu gostermeliydi. Eski gelenekler boyleydi. Sokaku Takeda da gecmiste yasiyordu. Birgun insaat iscilerinin demirli sopali kavgasinin icine dusmus, kendisine saldirildigini zannederek birkacini kiliciyla safdisi birakmisti. Kilici polis tarafindan alikoyulunca da icinde gizli bir bicak olan bastonuyla dolasmaya basladi. Evden her ayrilisinda akrabalarina "Beni beklemeyin, donmeyebilirim" derdi. Uyurken elinin altinda ya bir bicak ya da demirden savas yelpazesi bulundururdu. Siklikla da kabuslar icinde uyanirdi. Insanlar hakkinda garip ve guclu onsezileri vardi. Savas bilgisi kanunsuzlarinkol gezdigi Hokkaido'da polisin cok isine yaradi.
Morihei ustasiyla dort yil gecirdi. "Otuz kadar savas sanati calistim. Daito-Ryu Aiki Jujutsu haric hicbiriyle uc aydan fazla ugrasmadim" derdi. Antremanlarina, 1919 araliginda babasi Yoroku'nun agir hasta oldugu haberini veren telgrafla aniden ara verdi. Shirataki'deki evini, mobilyalarini hocasina birakarak (vererek!) asla Hokkaido'ya donmemek uzere Tanabe'ye dogru yola koyuldu.
Yol uzerinde Ayabe'ye Oomoto-Kyo tarikatina ugradi. Burada buyuk shaman Onisaburo Deguchi'ye (1871-1947) rastladi. Rahibin babasini bekleyen olumuyle ilgili sozleri onu derinden etkiledi. Deguchi'nin kendine has bir evren olusumu aciklamasi ve insanin tanrisal kimligi inanisi vardi. Birbirlerine cabuk isindilar. Morihei babasina karsi olan son gorevini yerine getirip ailesini yanina alarak Ayabe'ye yerlesti ve Oomoto-Kyo meditasyon metotlarini, kototama sarkilarini, seramik ve guzelyazi ogrendi. Oomoto-Kyo'nun ogretilerinden biri de "Sanat = Din" dusuncesidir. Morihei'ye verilen gorev bahce isleri ve kimyevi ilac kullanilmadan sebze meyve yetistirilmesiydi. Kendisi icin bir de dojo insa edildi. Burada rahipler ve askerler, ozellikle de deniz kuvvetleri mensuplari antreman yapiyorlardi. 1920 nisaninda ikinci oglu dogdu fakat bir yil sonra iki oglu da hastalanip olduler. Bir kizi kalmisti. 1921'de esi Kishomaru'yu dunyaya getirdi.
Devam edecek ...